Güneydoğu – Kültürlerin Buluşması

Kültürler’in Buluşması
GÜNEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ

Not: Bu yazı deprem öncesi hazırlandığından özellikle Hatay’daki eserler malesef günümüzde kalmamıştır. Geçmişin anısına yazı olduğu gibi bırakılmış, değiştirilmemiştir.

Sevgili Seyahatseverler,
Güneydoğu Anadolu bölgesi mutlaka görmemiz gereken yerler arasında olmalıdır diye düşünürüm.
Güneydoğu Anadolu’da kültürlerin iç içe gelişimini, kucaklaşmasını görürüz. Türkler, Kürtler, Süryaniler, Araplar, Ermeniler, Yahudiler bir arada hep birlikte yaşamışlar. Cami ile Kilise yan yana birbirlerini dinlemişler binyıl boyunca. Kelimelerle ifade edemiyeceğimiz, yaşayarak duygu dünyamızı zenginleştirecek, unutulamaz anlar yaşarız.
Tur esnasında ülkemiz ekonomisi için önemli yer tutan ve tarih boyunca pek çok halk topluluklarına, devletlere, milletlere hayat sunmuş, kavgaların ve barışların sebebi ve sınırı olmuş Fırat Nehri‘ni, Dicle Nehri‘ni, Harran Ovası’nı detaylı bir şekilde tanıma fırsatımız olur.
Urfa‘da yüzyılların mirasını teneffüs ederiz. İbrahim Peygamber‘in ateşe atılışını, Eyüp Peygamber‘in Sabrını, halkın hayallerinde oluştuduğu Zeliha’nın aşkını dinleriz.
Nemrut Dağı
‘nda zamanın imkânlarını düşününce hayranlığımızı bir kez daha artıracak Komagene mimari ve heykeltıraşlığı hakkında bilgi alırız. Asur, Hitit, Med, Pers, Helen, Roma, Bizans, Emevi kültürlerini harmanlayıp Selçuklu ve Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti‘mize bağladığımız mükemmel kültürel köprüler oluştururuz.
—————————
Genelde Güneydoğu Anadolu turu Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ağırlıklı yapılır. Bazen de Akdeniz Bölgesinde olmasına rağmen Hatay ilimiz de bu turun yapısına uyduğu için zamanı bol olan gruplar mutlaka Hatay’ı da programa almak isterler. Biz de anlatıma Hatay’dan başlayalım.
Hatay‘da  içinden geçen Asi Nehri‘ne inat uysal, huzurlu ve her köşesin barış mesajları veren ortamlar görürüz.  Hıristiyanlık ve İslam’ın iç içe yaşadığını, adeta birbirlerini kucakladıklarını görürüz. Kentde Keldani’ler, Katolikler, Yahudiler, Müslümanlar hep huzur ortamını oluşturabilmişler.
Habibi Neccar cami ve türbesini, Aziz Petrus mağara kilisesini gezeriz. Uzun turda olursak mozaikleri ile ünlü Hatay Mozaik Müzesi’ni de gezeriz. Samandağ’a yolumuz düşerse Roma çağına kadar zamanda yolculuk yapacağımız Titus Tüneli‘ni görürüz.  Ülkemizin tek Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü‘nü görüp Musa Ağacını ziyaret ederiz. Harbiye mesire yerindeki mola ise apayrı bir güzellik. Payas Kalesi ve Sokullu Mehmet Paşa Kervansarayı‘nı da ziyaret etmeye vakit ayırırsak, ülkemizin en büyük kervansarayını görmüş oluruz.
Gaziantep‘te Zeugma Mozayik Müzesi‘ni, Gaziantep Kalesi‘ni ve tarihi çarşıları ziyaret ederiz. Şehit Kamil, Şahin Bey, Kara Yılan eşlik eder bizlere Gaziantep savunması hakkında sohbet ederken. .
Kahramanmaraş‘a uğrayacak olursak önce meşhur dondurmalarından yeriz. Çarşılarında alışveriş imkanımız olur. Kahramanmaraş ilimiz, kurtuluş savaşımız esnasında önemli yer tutar. Sütçü İmam önderliğindeki halk hareketi sonucu Fransızlar kentten sökülür atılır. Kahramanmaraş’ta özgürlüğe giden meşale yakılır. Buna daha sonra Şanlıurfa  ve Gaziantep izler. Maalesef kahramanmaraş tarihi dokuyu koruyamamış. Eski kent dokusundan çok az şeyler görürüz Kahramanmaraş’ta. Özelliğini yitirmiş olan Kahramanmaraş Kalesi’nde çay içilebilir. Gün geçtikçe yok olmaya yüz tutan Bakırcılar Çarşısı az da olsa birşeyler sunar ziyaretçilerine. .
Şanlıurfa tarih boyunca hep önemli yeri olan bir kentimiz. Eski ismi Edessa. İbrahim Peygamber burada doğmuş, Mısır, Hicaz, Urfa arasında çok gidip gelmiş, burada ateşe atılmış.
Eyüp Peygamber de burada çilesini çekmiş, hastalıklarla mücadele etmiş ve hep şükretmiş… Gezeceğimiz yerler: İbrahim Peygamber’in doğduğu mağara, ateşe atıldığı yer olarak bilinen Balıklı Göl, Urfa KalesiEyüp Peygamber’in sabır makamıtarihi çarşı…  Tarihi çarşıda alışveriş yaparken, kendimizi ortacağ kentlerinden birisinde, otantik bedestenlerde hissederiz. Zevk alacağımız, güzel bir ortam. Sanki ayrı bir dünyadayız.
Harran Ovası’ndan geçip  Harran antik kentine varınca konik Harran evlerini ziyaret ederken, geleneğin ve modern yaşantının birbiri ile buluşmasına şahit oluruz. Emeviler döneminde yapılmış kalede ve Ulu Cami kalıntılarında bölge tarihi hakkında sohbet ederiz.
Dünya tarihini ve arkeoloji bilimini büyük oranda etkileyen, kuramları altüst eden Göbeklitepe kazı alanında gönümüzden 11000 yıl öncesinin sanatını bizlere sunan yontma taş çağından kalma güzelliklere şahit oluruz…
Şanlıurfa’nın iki güzel ilçesi de büyüler ziyaretçilerini. Halfeti‘de Birecik Baraj Gölü üzerinde yapılacak bot turu esnasında Rumkale’nin heybeti ve baraj gölü içerisinde su altında kalmış evlerin ve minarelerin sunduğu güzel manzaralar hep hafazalarda yer tutar. Birecik‘te Kelaynak koruma çiftliğinde de nesli tükenen bu güzel kuşları görmek bir ayrılcılık olur..
Dünya kültür mirasına aday Mardin‘de zaman tünelinden üç-beş yüzyıl geriye ışınlanırız. Mardin mimarisiyle, yaşam şekliyle etkiler ziyaretçilerini. Dar sokaklar arasında camileri, medreseleri, kiliseleri ile apayrı bir güzelliktedir kent. Burada da İslam ve Hristiyanlığın kardeş kardeş yaşadığına şahit oluruz.
Mardin’de Süryanilerin dini merkezlerinden birisi olan Deyrulzafaran Manastırı‘nı ziyaret etme imkanımız olacak. Bedesten, Kasımiyie Medresesi, Zinciriye Medresesi, Ulu Cami, Şeyh Çabuk Türbesi ziyaretleri esnasında kendimizi bir masal dünyasında hissederek Mardin’i yaşarız.
MİDYAT İslamın ve Hristiyanlığın iç içe yaşadığı bir ilçemiz. Kiliseler ile camiler aynı anda boy gösterirler. Tarih boyunca dinler burada birbirleri ile kucaklaşmışlar… Bu hoşgörü ortamının halen yaşadığı ilçemizde kısa bir gezinti yaparız. Pek çok televizyon dizilerinin yapımına şahitlek etmik konakları, gümüşçüler çarşısını keyif alarak gezeceksiniz.
HASANKEYF şiir gibi bir belde. Bu şirin ilçemiz GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) içerisinde önümüzdeki yıllarda sular altında kalacak.  Resmi ve sivil toplum kuruluşları Hasankeyf’i tartışmaktalar. Tarihi miras mı, yoksa bölgenin ekonomik kalkınmasına yardımcı olacak  barajlar mı tercih edilmeli?
Hasankeyf’teki tarihi doku ziyaretçilerini tesiri altına alır hemen. Tarihte okuduğumuz haçlı seferleri sırasında haçlı kuvvetlerinin önünde dağ gibi duran, batı dünyasında da centilmenliği ile anılan Selahaddin Eyyubi’nin Hasankeyf doğumlu olduğu rivayet edilir. Tarihi eserlerin çoğu da Eyyubi devleti zamanından. Tarihi köprü, mağara evler, minareler, türbeler oldukça ilginç. 2018 ve 2019 yıllarında türbeler ve minareler yerlerinden sökülerek yeni Hasankeyf’e taşındı.
DİYARBAKIR‘da Güneydoğu Anadolu’nun güzel; bir o kadar da karmaşık ve problemli kentini görürüz. İlginç bir kent yapısı var. Bu güzel kent Türkiye’yi sevmeyenlerin Türkiye üzerine kumar oynadıkları kumar masası gibidir. Onun için Diyarbakır’ı daha güzel, daha canlı gezmeliyiz.  Dar sokaklarında, tarihi çarşısında gezmek, şehir surlarından Dicle Nehri‘ni izlemek bizlere apayrı bir haz verecektir. Ulu Cami, iç mekanları, avlusu ile islami motifler sunar.   Hanlar, dar sokaklar ve tarihi Diyarbakır çarşısı ayrı ayrı cazibe merkezleridir… Ongözlü Köprü kıyısında bir çay molası, Diyarbakır Surlarından Dicle Nehri’ni resimlemek, Sahabe mezarlarının yanındaki Diyarbakır Cezaevi yerine kurulmuş olan Müze Diyarbakır gezimize ayrı bir zenginlik katar…
NEMRUT DAĞI‘nda Güneş’in doğuşunu izlemek çok güzel. Güneş’in batışını izlemek ise bir başka güzel.
Güneş doğarken sanki aşağıdan yukarıya tırmanmaktadır. Güneşin heykellere vurması ile burada ikibinikiyüz yıldır her gün güneşi selamlayan heykeller renkten renge girerler. Güneşin batışı da çok büyüleyici.  Sanki Güneş ardı ardına sıralanmış dağların arasına süzülmekte, aşağılarda dağların arkasına saklanmaya çalışmaktadır.  Sarı, kızıl, kırmızı, mor, kahverengi renkler devamlı birbirleri ile yer değiştirir… Her saniye heykellerin de rengi değişir. Buradaki heykeller sıcağa, soğuğa, rüzgara, kendisini tahrip etmek isteyen vahşi ellere karşı direnmiş, sapasağlam ayakta kalmışlar bugüne kadar, biz de varıp görelim diye. Komagene Kralı Antiochos’un mezarını gezerken dev heykeller üzerindeki Helen ve Pers heykeltıraşlığının ve kültürünün birleştiği ve ayrıldığı noktaları, bu kültürlerin bölge üzerindeki etkileri ile ilgili sohbet ederiz.
Nemrut Dağı yolunda bulunan Cendere Köprüsü, Karakuş (anıt mezar) ve Arsamaia antik kentini de ziyaret ederiz. Buradaki kaya yazıtı, kabartma heykeller ve anıt mezara giden tünel çok ilginç.
Adıyaman Urfa Arası yolculuk esnasında Atatürk Barajı Seyir Terası küçük bir mola yerimiz olur. Ülkemiz ekonomisinde önemli yer tutan Atatürk Barajı’nı hayranlıkla izlerız ve gurur da duyarız.
Güneydoğu Anadolu turunu 3, 4, 5, 6, 7 gün olarak planlayabilirsiniz. Size tavsiye edeceğim tur süresi: 5-6 günlük olursa ideal olur…
——————————–
Not: Rehberler tur organize etmezler. Organize edilmiş turlara rehberlik hizmeti verirler ve sadece verdikleri rehberlik hizmetinden sorumludurlar.
Konaklama tesisleri, otobüs, gezilecek yerlerin belirlenmesi, programda değişiklik yapma gibi konularda Turizm Seyahat Acentası ve Tur Operatörleri yetkili ve sorumludur.

Yazıyı paylaş!