Hatay Payas Kalesi ve Sokullu Külliyesi

Payas isminin Helenistik dönem öncesi ne olduğunu bilmiyoruz. 
Helenistik dönemde Grekçe olarak Παίας = Paias olarak adlandırılır.
Roma döneminde Bais, Baiac olarak adlandırılır. Ermeni krallığı döneminde de Բայաս = Payas olarak adlandırılır.
Araplar tarafından şehrin adı بياس = Byas olarak anılır.
Memlüklüler ve Osmanlılar döneminde Ermenilerin kullandığı isim olan PAYAS benimsenir. 
Payas konumu ve limanı ile hep önemli konumda olmuştur. Anadolu’nun ve uzak doğunun mallarının Akdeniz üzerin batıya naklinde Payas önemli bir rol oynar. 
Memlükler ve Osmanlı dönemlerinde en emniyetli ve güvenli olarak bilinen Halep – Şam yolunu kullanan Hacı adaylarının buluşma noktası Payas olur. Batı Anadolu’dan hatta Balkanlardan ve karadeniz yöresinden hacı adayları gemiler ile Payas’a kadar gelirler. Buradan Hac kervanına katılıp hac farizasını yaparlar, sonra yine buradan gemiler ile dönüş yaparlar.
Ayrıca Basra Körfezine kadar Fırat su güzergahı üzerinde bulunan yerlere taşınacak askeri ve ticari emtia gemiler ile Payas’a kadar getirilir. Buradan Kervanlar ile Birecik’e taşınır. Birecik’ten de Kelek adı veriler şişirilmiş keçi derilerin üzerine kurulan bir nevi sal türü araçlar ile taşıma gerçekleştirilirdi…
Onun için Payas hep önemli bir geçiş yolu idi. Deniz korsanları tehlikesinden dolayı Anadolu hacıları tarafından Mısır İskenderiye limanı az tercih edilirdi.  Anadolu’daki hacılar deniz yolu ile Payasa kadar gelirler, buradan da Antakya, Helep, Şam üzerinden Mekke’ye yola çıkarlar…
2. Selim döneminde Sokullu Mehmet Paşa tarafından Payas Kalesi’ni ile bütünlük arzedecek şekilde kervansaray, hamamlar, cami, medrese, bedestenden oluşan bugün bile ayakta duran bir külliye yaptırılır…

Payas halkı hakkında Evliya Çelebi Seyahatnamede şu bilgiyi verir: Cesur şehir halkı garip dostu, oğuz taifeleridir. Namazını kılan, imanlı, Allah’ın birliğine inanan derviş meşrepli adamları vardır.
Korsan ve haramiler hasaratı şehire ve yola bir ilişik etseler derhal bu şehir halkının şahpatları pürsilah hüsum ederek haramileri avlayıp, gelip geçen müslüman hacıları ve kara ve deniz tüccarını geçirirler…

———————————————
PAYAS KALESİ 

Payas Kalesi: Haçlı seferleri esnasında Kudüs’e giden hıristiyan hacıların güvenliğini sağlamak amacı ile Cenevizlilerce yaptırılır, tapınak şövalyelerinin kontrolüne verilir.
Osmanlılar bölgeyi fethettikten sonra kale orijinal planına sadık kalınarak yenilenir. Sürre alaylarını, ticaret kervanlarını, Payas Limanını koruyan bir askeri üs olarak kullanılır.
(Sürre alayları: Her yıl Mekke ve Medine’ye hediyeler ve yardımlar götüren devlet korumasındaki topluluktur)

Kale içerisinde depo ve koğuşlar bulunur. Kalenin ortasında olan mescit ve kışla yapısının kalıntıları görülebilir. Daha sonra Mimar Sinan tarafından yapılan külliye kale ile  bütünlük arz eder.
Kalenin çok önemli bir de misafiri olmuştur: Namık Kemal Kıbrıs’a sürgüne gönderilirken bir süre bu kalede kalır.
Kale Cumhuriyetin ilk yıllarında hapishane olarak kullanılır..

CİN KULE
Cin Kule: Limanı korumak amacıyla 1577 yılında yaptırılan bir gözetleme kulesi olarak inşa edilir. Kulenin alt kısmı gümrük binası olarak kullanılır.
—————————————————–

SOKULLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ:Yapı 1574 yılında bir menzil külliyesi olarak yaptırılır. Menzil külliyeleri genelde ticaret veya hac yolları üzerine yaptırılırlar.
Önce Külliye Hakkında Evliya Çelebi’nin yazdığına kulak verelim: PAYAS KÜLLİYESİ: Sözün kısası KALE, HAN, İMARET, MESCİD, MEDRESE, ÇARŞI, HAMAM hepsi kargir binadır ve mavi kurşunla örtülüdür.
Hayrat ve Hasenatının hepsi şehid gazi Sokullu Mehmet Paşa’nın binasıdır. O bolluk asırda mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Çok kereler hayır binalarında yemek yemişizdir. Ama hepsinden lüzumlusu bu, hacıların geçiş yeri olan Payas Şehridir.

Külliye Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılır. Külliyenin yapımında sadece taş malzeme kullanılır.
Külliyenin yaptırılması ile Payas askeri, sosyal ve ekonomik açıdan daha da önemli bir hale gelir.
Külliye 48 dükkanlı bir arasta etrafında kurulur. Arastadaki dükkanların gelirleri hemen hemen tüm Külliye’nin masraflarını karşılar…
Külliye içerisinde büyükçe bir avlu vardır. Konaklama işlevi gören tabhanesi de oldukça büyüktür. Ayrıca yolculara ve ihtiyaç sahiplerine gıda, giyecek ve sağlık imkanları sunan bir imarethane mevcuttur. Payas’ta bir şifahane yapılmasından sonra imarethanede sadece yolculara ve yoksullara yemek verilir…
2. Selim adına yaptırılan külliye Camisine hem arastadan hem de dışarıdan giriş verilir. Caminin önündeki avlu bazı önceleri hankah olarak kullanılan daha sonra medreseye çevrilen 18 oda ile çevrelenir.
Birisi arasta içerisinde, birisi de dışarıda olmak üzere iki hamam bulunur. Dışarıdan gelen tüm kervan yolcularının külliyede konaklayabilmeleri için önceden mutlaka hamamlarda yıkanmaları gerekmektedir. Arasta Hamamının duvarlarına bitişik olarak kalenin tam karsısında girişi müstakil “sıbyan mektebi” vardır. Sıbyan mektebini günümüzdeki ilkokullara benzetebiliriz.
Arastanın ortasında “dua kubbesi” olarak adlandırılan bir kubbe vardır.Her sabah namazından sonra esnaf bu kubbe altında toplanır, topluca bereket duası yapılır, esnaf doğruluk ve dürüstlük sözlerini tekrarlarlar, tüm esnafa helal kazanç dilekleri ile esnaf dükkanlarına yönelir ve dükkanlar açılır…  Böylece kazançlarının bereketli olacağına inanılır. Yine akşamları dükkanlar kapanırken de bu kez şükür duası yapılır…
—————————–
2. SELİM CAMİSİ:

Evliya Çelebiden dinleyelim:
Sarı Selim Camisi:   Caminin için gayet nurludur. Nur üstüne nur. Bir nurlu kubbedir. Mihrab ve minberi gayet sanatlıdır. Avlusu cennet bağına benzer. Avlusunun ortasında parmaklı bir havuz vardır. Edrafında abdest muslukları vardır ki selsebil gibi gece gündüz akar.
Caminin oldukça sade bir iç mekanı var.  Ters T planı ile yapılmıştır. Merkezi kubbe yanlara doğru eyvan şekliyle genişletilerek geniş ve aydınlık bir mekan oluşturulmuştur.
—————————————————————————————
AVLUDAKİ TARİH ZEYTİN AĞACI:
Zeytin Ağacı: Külliyenin inşasına başlamadan önce burada bulunan zeytin bahçesinin ağaçları kesilir. Sadece resimde avlunun ortasında görülen ağaç bırakılır.  Buradaki zeytin ağacı Dünya’daki halen ürün veren enyaşlı zeytin ağacı olarak kabul edilir. Bilimsel verilere göre ağaç 1350 yışından fazladır…  
Medrese: Resimde zeytin ağacının arkaksında birkaç küçük kapı görüyoruz. Buralar medrese odalarıdır. Eskiden burada bulunan hankah 17. yüzyılda medreseye çevrilir…

———————————————————–
İÇ AVLU


İç avlu revaklar ile çevrilidir. Avlu etrafına mutfak, fırın, yemekhane, kiler depo gibi birimler yerleştirilmiştir. Avlunun ortasında aynı zamanda kervanların mallarını satabilmeleri için pazar kurulurdu.

—————————————————–

ARASTA

Arasta külliyenin en merkezi ve en canlı bölümüdür, merkez konumundadır. 115 metre uzunluktadır. Etrafında 48 dükkan bulunur. Aydınlatması duvarların üst kısımlarındaki pencereler ve tonozların üzenine açılmış dörtgen aydınlatma delikleri ile sağlanır…
—————————————————————————–
Hamamlar: Birisi arasta içerisinde, birisi de dışarıda olmak üzere iki hamam bulunur. Dışarıdan gelen tüm kervan yolcularının külliyede konaklamadan önce mutlaka hamamlarda yıkanırlar.